Telefon
WhatsApp
İbrahim Yılmaz Hacıhasanoğlu Köşe Yazısı: Yaklaşan Veba Yalnızlık ve STK’lar

Yalnızlık kontrollü ve süreli tercihinizse dünyanin en güzel seyi,kişisel veya çevresel etkilere bağlı zorunluluksa intihar nedeni olabilecek kadar kötü davranış duruma olabilir. Yalnızlık veya yalnız kalma, bir insanın boşluk duygusuyla (boşluk hissi veya boşluk duygusu, sıkıntı, sosyal yabancılaşma ve duyarsızlık ile karakterize edilen insani durum)karışık kendini dünyadan kopmuş hissetme duygusudur. Yalnızlık, arkadaş eksikliğinden veya başkalarıyla birlikte olma arzusundan daha da öteye giden bir duygudur.

Yalnızlık çeken insan kendisini toplumdan kopmuş hissedebilir. Başka insanlarla anlamlı bir iletişime girmekte zorluk çeker. Yalnızlık çeken insan içinde bir boşluk veya kopukluk hisleriyle doludur. Yalnızlık duygusu sıradan bir yalnız olma hâlinden farklıdır. Bazen insanlar bilinçli olarak tek başına kalmayı tercih ederler ve yalnız olmaktan zevk alırlar. Bu yalnızlık duygusundan farklı bir durumdur. Yalnızlık duygusu istek dışı bir yalnız kalma durumundan dolayı ortaya çıkar. Yalnızlık duyan insan terkedilme, dışlanma, depresyon ki ciddi yıkıma sebebiyet verir,güvensizlik, umutsuzluk, anlamsızlık, değersizlik ve kızgınlık duygularıyla doludur. Kendisinin hiç kimsenin sevgisine değer olmadığını düşünür, o yüzden de sosyal yaşamında zorluk çeker.

Bu durum yalnızlık duyan insanın diğer insanlarla sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasına sekte vurabilir. Bu kişilerin ailesi yaşıyor olabilir, ama arkadaşı olmayabilir. Yalnızlık çeken insanlar hayattan bıkar, üzüntü içinde verimsiz bir hayat yaşarlar. Kendilerini değersiz ve önemsiz hissederler. İnsan ve toplum sağlığında cidddi yıkıma sebebiyet veren, yalnızlık duyan insan depresif duygudurumu veya depresyon; bir olay karşısında duyulan beklentilerin olumsuz yönde olması veya beklentilerin olumsuz yönde gittiği sanısıdır. Bu duygu çoğu zaman; hiçbir zaman ve hiçbir şekilde gerçekleşemeyecek olan, veya böyle olacağı sadece düşünülen beklentiler söz konusu olduğunda kendini belli eder. Umutsuzluk, özellikle öncesinde bu beklentiyi elde edemeyen insanların yaşayacağı bir duygudur.Ancak çoğu kimseye göre, umutsuzluk, zaten o beklentinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu nedenle, umutsuzluk, çoğu kişi tarafından olumsuz olarak nitelendirilmektedir.

Ayrıca, umutsuzluk teması günlük yaşamda da büyük yer bulan bir olgudur. Bu duygu, sanat eserlerinin oluşmasına ilham veren ve genel kültürde bariz bir şekilde kendini belli eden bir duygudur. Faktörlerİ; Yaşanan olaylar: Çocuklukta yaşanan yas, ihmal, zihinsel istismar, fiziksel istismar, cinsel istismar veya kardeşlere eşit olmayan ebeveyn muamelesi gibi yaşanan olumsuzluklar yetişkinlikte depresyona yol açabilir. Özellikle çocuklukta fiziksel veya cinsel istismar, mağdurun yaşamı boyunca depresyon yaşama olasılığı ile önemli ölçüde ilişkilidir. Depresif ruh hallerini etkileyebilecek yaşam olayları ve değişiklikler şunları içerir (ancak bunlarla sınırlı değildir): doğum, menopoz, mali zorluklar, işsizlik, stres (örneğin iş, eğitim, aile, yaşam koşulları vb.), Tıbbi teşhisler (kanser, HIV, vb.), zorbalık, sevilen birini kaybetme, doğal afetler, sosyal izolasyon, tecavüz, ilişki sorunları, kıskançlık, ayrılık veya yıkıcı yaralanma. Ergenler, sosyal reddedilme, akran baskısı veya zorbalığın ardından depresif bir ruh hali yaşamaya eğilimli olabilirler. Küresel olarak, 264 milyondan fazla her yaştan insan depresyondan muzdariptir.Güncel olduğu için aktarayım,küresel COVID-19 salgını, bireylerin ruh sağlığını olumsuz yönde etkileyerek depresyon seviyelerinin yükselmesine ve yıkıcı boyutlara ulaşmasına neden oldu. Surrey Üniversitesi tarafından Sonbahar 2019 ve Mayıs/Haziran 2020'de yürütülen bir araştırması, COVID-19'un genç insanların ruh sağlığı üzerindeki etkisine baktı. Bu çalışma Journal of Psychiatry Research Report dergisinde yayınlandı. Çalışma, önceki Sonbahar'a (2019) kıyasla depresyon semptomlarında önemli bir artış ve genel refahta bir azalma olduğunu gösterdi. Araştırmada ankete katılanlarda klinik depresyon seviyelerinin iki kattan fazla arttığı bulundu ve 2019 Sonbaharında yüzde 14,9'dan Mayıs/Haziran 2020'de yüzde 34,7'ye yükseldi. Bu çalışma ayrıca, belirli yaşam olaylarının depresyon gelişimi ile olan ilişkisini vurgulamaktadır.

Kişilik: Kişilik veya kişinin sosyal ortamındaki değişiklikler depresyon düzeylerini etkileyebilir.Kişilik göstergeleri şunlar olabilir: geçici ancak hızlı ruh hali değişiklikleri, kısa süreli umutsuzluk, eskiden kişinin hayatının bir parçası olan faaliyetlere olan ilginin kaybı, uyku bozukluğu, önceki sosyal yaşamdan çekilme, iştah değişiklikleri ve konsantrasyon güçlüğü. Alkolizm: Alkol, beynin prefrontal ve temporal korteks gibi bazı bölgelerini yavaşlatan, rasyonalite ve hafızayı olumsuz etkileyen bir depresan olabilir. Aynı zamanda beyindeki serotonin seviyesini düşürür ve bu da potansiyel olarak daha yüksek depresif ruh hali olasılığına yol açabilir.Üniversite öğrencileri üzerinde yapılan bir araştırmada alkol alım miktarı, depresif duygudurum seviyesi ve bunun alkolizmden kaynaklanan sonuçları yaşamanın risklerini nasıl etkilediği arasındaki bağlantı incelenmiştir. Araştırmada sosyal faktörler ve bireysel davranışlardan oluşan diğer göstergeler de dikkate alınmıştır. Sonuçlar, bir duygu olarak depresyon düzeyinin, riskli davranış miktarını ve içmenin sonucunu olumsuz yönde etkilediğini, alkol alımının göreceli zararından korunmak için kendi başına alınan davranışsal eylemler olan koruyucu davranış stratejileri ile ters bir ilişkiye sahip olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, yüksek bir depresif ruh haline sahip olmak, içki içmekten daha büyük sonuçlarına yol açar. Tıbbi tedaviler:Tıbbi tedaviler depresyona yol açabilir. Depresyonla ilişkili tıbbi tedaviler arasında interferon tedavisi, beta-blokerleri, izotretinoin, kontraseptifler, antikonvülsanlar, antimigren ilaçlar, antipsikotikler ve gonadotropin salgılayan hormon agonisti gibi tedaviler bulunur. Bazen insan insanın kurdu olduğu gibi,insan insanın yurdudur da. Hobbes'e göre; çıkarlara dayalı olarak insanların sınırsız bir hürriyet hali vardı ve hürriyet' in sınırsızlığı insanın insana kurtlar gibi saldırmasına neden olur, inançsız, kanunsuz, devletsiz doğa halinde yaşayan insanlar bir anarşi içinde/vahşet içinde yaşar.İnsanin kendi varlığını korumak için surekli diğerleriyle bir savaşım içinde oldugunu ve bu ilkel durumdan kurtulmak için yaratilan sözleşmeyle devletin oluşturuldugunu dile getirmişti.

Kurtarıcı ve lider bulamayan insanlar, spontane bir şekilde doğru davranmaya başlamayacak. Egoizm, ahlaki konularda ikiyüzlülük, yalan söyleme, başkalarını sömürme, sorumsuzluk, kibir, iradesizlik, empati yoksunluğu, pişmanlık ve suçluluk hissetmeme insanı terk etmeyecektir. ‘Dark triad’ yani ‘karanlık üçlü’ olarak dillendirilen narsisizm,psikopati,makyavelizm ile bir araya gelerek çoktan dünyayı bitirmeye başlamış ve zaten son hızla da devam etmektedir. Bu tehlikenin sonuçlarını anlamak için Trump ve Johnson örneklerine bakmamız bile yeterli. Amacına ulaşma uğrunda her şeyi mubah gören Makyavelizm ile karşı karşıya iken ve bu şekilde yönetiliyorken ne yapabiliriz? Seçimle gelen bu insanları kimler seçti? İnsanlar. Sadece bizi yönetmesi için korkunç özellikleri olan insanları seçtiğimiz yetmiyormuş gibi, onları seçenlerin olduğu bir dünyada değişim beklemek ne kadar gerçekçi olabilir ki? Ateizm inanışına bağlı bu karanlık üçlü, psikolojide narsisizm, makyavelizm ve psikopatinin kişilik özelliklerini ifade eder, kötü niyetli nitelikleri nedeniyle bunlara "karanlık" denir.Karanlık üçlü uygulamalı psikolojide, özellikle kolluk kuvvetleri, klinik psikoloji ve işletme yönetimi alanlarında kullanılmaktadır. Bu özelliklerde yüksek puan alan kişilerin, özellikle liderlik pozisyonlarında olmaları durumunda, bir örgüt için suç işlemeleri, sosyal sıkıntıya neden olmaları ve ciddi sorunlar yaratmaları olasıdır.

Ayrıca daha az şefkatli, hoş, empatik, hayatlarından memnun olma ve kendileri ve başkalarının iyi olduğuna inanma olasılığı daha düşüktür.Her üç karanlık üçlü özelliği de kavramsal olarak farklıdır, ancak ampirik (deneysel) kanıtlar üst üste geldiğini göstermektedir. Konuyu daha fazla dağıtmadan bu karanlık kişilerarası çirkin-manipülatif üç terimi tanımlamak isterim.1-Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendi bedensel ve zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir.2-Makyavelizm, başkalarının manipülasyonu ve sömürülmesi, ahlakın olmaması, duygusuz duygusuzluk ve daha yüksek düzeyde kişisel ilgi ile karakterizedir.3-Psikopati psikiyatride empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanmakta, bu kişilik bozukluğunu ifade etmek için kullanılmaktadır.Bir faktör analizi yapıldığında; beş kişilik özelliği arasında düşük uyumluluğun karanlık üçlü ile en güçlü korelasyon olduğunu, nevrotiklik ve vicdan eksikliğinin ise karanlık üçlü üyelerinden bazılarıyla ilişkili olduğunu buldu. Kabul edilebilirlik ve karanlık üçlü gelişme üzerinde korelasyon batı medeniyetinin ilerleme kelimesini -güç ve yok ediş-le özdeşleştirdiğini ifade eden uzman akademisyenler; “Batı söyleminin merkezinde olan ilerleme kelimesinin üzerine bir dünya kurulamıyacağını, ilerleme kavramından anladığımız bilimi, teknolojiyi yok edebilecek bir teknolojiyi geliştirmenin kabul edilemeyeceğini,bu ilerlemek değil, aslında bu tam anlamıyla barbarlık olduğunu, buna uygarlık diyemeyeceğimizi ve uygarlıkları yok edeceğini üzerine basa basa anlatmaktadırlar . Tüm varlığa saldıran bu anlayışın ilerlemeyle alakası yoktur. Bizim için ilerleme beşerin insanlaşmasıdır, insanca bir dünyanın nasıl kurulacağı meselesi üzerine kafa yormaktır. Erdemli kişi ne kadar kendini geliştirme çabası gösterir ve hayırda yarışırsa, hiçbir kültüre, medeniyete baskı uygulamazsa bu bir ilerlemedir.İlerlemenin sadece araçlara ve güce indirgenerek niteliğin yerle bir olması, insanın araçların kölesine dönüşmesini sağlar. İnsan amaçlarını yitirir, araçların kölesi olur.

Bu doğrudan Batı’yı meşrulaştırma ve Batı’nın köleleştirmesini meşrulaştırmasıdır” şeklinde konuştu. Kurtarıcı ve lider bulamayan insanlar demiştik,doğru davranamayarak manipülatif batı düşünme ve yaklaşımı ile birbirinin kurdu olacak.Çünkü karanlık,etkin ve çok tehlikeli küresel odaklar böyle olsun istemektedirler.Halbuki,Hak'kın ve hakikatin olmadığı yerde adalet ve özgürlüklerin elde edilemeyeceğini tarih sayfalarından defaatle okumuş nice medeniyetlerin yok oluşuna yüzyıllar sonra da olsa tanıklık etmişizdir. Adalet kavramının içeriğine bakmak istediğimizde özgürlük, hukuk ve hak kavramlarını da ele almamız lazım. Adalet aslında hükmün Hak'kın tayini olduğunun bir tarifidir. Dolayısıyla adaletin sağlanması için bir yaratıcı ve bir de içinde yaşadığımız dünya olmalı. Bu dünya gücü eksene alarak kurulmuş bir dünya. Gücü eksenine alan bir dünya, sadece orman kanunlarının geçerli olduğu bir dünya olur. Biz şu an bu dünyada yaşıyoruz. Bu düşüncenin var olduğu Batı’da, ‘İnsan insanın kurdurur’, derler. Tüm insanlığı kendi düşüncelerine dönüştürmeye ve küresel kaoslara neden olduklarına her geçen gün şahit olmaktayız.Samimi ve ciddi inanışlı bir insan’a göre insan insanın kurdu değildir; insan insanın yurdudur, umududur, ufkudur. Batılıların söylemleri ve eylemleri üzerinden kendimizi anlamaya çalışmamalıyız. Kendimizi ötekileştiriyoruz, nesneleştiriyor ve yalnızlaştırıyoruz.Çünkü yalnız insana etki ve algı yapmak çok kolay,çabuktur buda karanlık küresel güçlerin işine gelmektedir. Halbuki ilk önce zihnimizin canlı ve objektif kalması lazım, öz inanışlarımıza, asil ananemize, zengin ve eşsiz kültürümüze dönmeli ve yaşamalıyız diye düşünüyorum.Yoksa Alim Allah bu karanlık küreselçilerin çoğu sanal ve sahte kaosları içinde eriyip giteceğiz.Baksanıza bir taraftan dünya varlıklarını hızla ve israfla tüketmekte diğer taraftan dünya nüfusunu % 10'a kadar indirecek iğrenç senaryolar bile üretmekteler.Ne yazık ki,eşitli platformlarda bunun sorumlusunun da masum insanlar olduğunu beyan etmektedirler.İnsanlar yaşam savaşını yalnız başlarına başa çıkamayacaklarını bir kurtarıcı bir lider barış, sağlık ve huzur içinde yaşayacakları bir topluma ihtiyaçları olduğunu yazdıklarımdan artık anlamışınızdır.Zira yalnızlık, sosyal ve toplumsal bağların eksikliği; iltihaplanma, astım hatta daha yüksek ölüm oranlarıyla bağlantılıdır. Bu nedenle, yalnız olduğunuzu farketmek ve diğer insanlarla daha derinden iletişim kurmak için önem ve samimiyetle hızlı ve sağlam adımlar atmak zorundayız. Yalnızlık konusunda uzman akademisyenler; iki farklı yalnızlık olduğunu ilkinin sosyal izolasyon olduğunu belirtmektedir; birlikte zaman geçireceğiniz aileniz, arkadaşlarınız ya da herhangi biri olmadan saatlerce yalnız başınıza zaman geçirebilirsiniz. İkinci tip yalnızlık ise yalnız hissetmektir.

Başkaları tarafından önemsenmediğinizi ya da ihtiyaçlarınızın önemsenmediğini hissettiğinizde kalabalık bir odanın içerisinde bile yalnız hissedebilirsiniz. Arkadaşlarınız, iş arkadaşlarınız veya aileniz olabilir, ancak duygusal veya pratik destek için kendilerine güvenebileceğinizi hissetmezsiniz. Bu ikisi her zaman çakışmaz. Yalnız yaşadığınız halde yalnız hissetmeyebilirsiniz çünkü sizi eğlendirecek birçok sosyal aktivite yapıyorsunuzdur. Veya evli olduğunuz halde bile kendinizi yalnız hissedebilirsiniz çünkü eşiniz ve siz ayrı dünyalarda yaşıyorsunuzdur. En başta modern yaşamın insanı bireysel sınırlara hapsetmesi en ciddi yalnızlık sebebidir. Bireysel kariyer yüceltildikçe insanlarla aramıza görünmez duvarlar örüyoruz, yaşadığımız çağın en ciddi sorunlarından biri olarak giderek yalnızlaşmak. Yaş ilerledikçe ve imkan ve inisiyatif azaltıkca da yalnızlık kaçınılmazdır: Aile üyeleri veya arkadaşlar ölebilir; ölmeseler bile sizinle vakit geçiremeyecek kadar meşguldürler. Liseden mezun olduğunuzda, üniversiteden mezun olduktan sonra, yeni bir bebeğiniz olduğunda, taşındıktan sonra, çocuklarınız evden ayrıldıktan sonra veya emekli olduğunuzda ya da eşinizi kaybettikten sonra gibi hayatınızın belirli aşamalarında yalnız olabilirsiniz. Bugünlerde birçok ebeveyn hayatlarını çocuklarının faaliyetleri etrafında şekillendiriyor; çocukları büyüyüp yuvadan uçtuğunda kendi dostluklarını derinleştirip, dostluklarına yatırım yapacak zamanları pek kalmıyor. Bu da onları derin bir yalnızlığa itiyor. Ancak yalnızlık, herhangi bir yaşam aşamasıyla ilgili olmayan öznel bir his de olabilir. Hem toplumsal izolasyon hem de yalnızlık, sağlığınız için kötü gibi görünüyor, ancak yalnız hissetmek bundan daha da kötüye gidebilir. Araştırmacılar yalnızlığın insanların genleri üzerindeki etkilerini inceliyorlar. Enflamasyonu teşvik eden genlerin yalnız insanlarda daha aktif olduğunu bulan araştırmacılar; ilaveten, iltihabı inhibe eden genlerin yalnız insanlarda daha az aktif olduğunu söylüyorlar. Bu, yalnızlığın neden astım ve otoimmün hastalıklar gibi inflamatuvar durumlar için risk arttırdığını açıklayabilir. Yalnızlığın erken ölüm için önemli bir risk faktörü olduğu iyi bilinmektedir ve yalnızlığın sağlığa etkileri obezite veya sigara içimiyle aynı derecededir veya daha fazladır. Bu nedenle, yalnızlığınızı azaltmaya çalışmak için adımlar atmak çok önemlidir. Toplumsal düzeyde, yalnız yaşayanlara (özellikle yaşlılara) sosyalleşmeleri için daha fazla fırsat sağlamalıyız. Biz Gümgören Trabzonlular Derneği olarak emekliler başta olmak üzere her yaş ve cinsiyet grubuna,tez avantajlı grublara kapılarımızı açmış ortak ve zengin donanımlı etkimlikler altyapısını oluşturmuşuzdur ve yerleşkemiz buna müsaittir.

Arkadaşlarınız, aileniz veya iş arkadaşlarınızla yakın ilişki geliştirin. Bu ilişkileri; düzenli olarak kontrol ederek, insanların yaşamlarındaki önemli olayları anlayarak, onları dinleyerek, size ihtiyaç duyduklarında onlara ilgi göstererek ve hayatın iniş ve çıkışlarında onlara destek olarak geliştirin ve derinleştirin.İşte burada uzun yıllar Sosyal Toplum Kuruluşlarında kuruculuk,başkanlı ve yönetim kurulu üyesi veya pek çok Sosyal Toplum Kuruluşu Gönüllüsü olarak araya girmek ve bu yalnızlık yazımı tamamlayarak konunun muhatapları ile yaptığımız uzun istişarelerden sonra kendini yalnız hissetenleri Sosyal Toplum Kuruluşlarına ve Güngören Trabzonlular Derneğimize davet ederek şunları söylemek isterim; Sosyalleşmenin doğal bir gereklilik olduğu etkinliklere iştirak edin. Bir koro faaliyeti, bir kurs ya da yürüyüş grupları, sanat grupları, sportif ya da gönüllü faaliyetler düşünün. Biraz araştırma yapın ve ardından bunları yoğun programınıza nasıl sığdıracağınıza ilişkin belirli bir plan yapın.Hayatınızda yapmak isteyipte yapamadığınız fikirlerinizi gelin projeye çevirelim.Bu projeye liderlik yapın,bu projelere paytaş projeler ve paytaş kişiler ilave edelim.

Eğer bundan mutluluk duyarsanız gelin her yaş ve meslek gubundan geniş kitlelere ulaşarak yardımcı ve destek olalım,katkı sağlayalım.Zira biz Güngören Trabzonlular Derneği olarak etkinliklerimizi sürekli ve yenileyerek yapıyoruz. İlişkilerinizle ilgili envanter yapın. Sahip olduğunuz çoğu ilişki yüzeysel ise, bu insanlardan en azından bazılarıyla daha derin ilişkiler kurabilirsiniz. Hangisiyle daha iyi anlaşıyordunuz ya da aslında merak edip daha iyi tanımaya değer kimler var. Uzun zamandır kopuk olduğunuz eski arkadaşlar; iş ya da okul arkadaşlarınızı yoklayabilirsiniz.Biz Güngören Trabzonlular Derneği olarak dediğimiz gibi Özellikle Güngören'de her bölgeden,her ilden,her iş ve meslek,yaş,cinsiyet grubundaki insanlara kapılarımızı açtık ve karşılıklı hoşgörü,iyi niyet ve samimiyetle iletişim ve ilişki içerisindeyiz. Yeni insanlarla tanışma fırsatı sağlayan hiçbir etkinliğe duyarsız kalmayın. Yeni ilişkilerde sabırlı olun.

Başlangıçta çok fazla şey beklemeyin. Dostlukları doğal olarak inşa etmek zaman alır. Yeni bir arkadaşınızın vaktini çok fazla işgal etmemeye çalışın ve biri planladığınız birşeye "hayır" derse bunu kişisel olarak almayın. Zaten dolu bir hayatları olabilirler, zaman içinde sizin için de yer açacaklardır.Güngören Trabzonlular Derneği olarak zaman zaman konusununda uzmanı ve duayen karakterleri misafir ederek karşılıklı hoş sohbet ve istişareler yaparak renkli ve zengin donanımlı insanlarla buluşturuyor,tanıştırıyor kaynaştırıyoruz. Yapmış olduğumuz yöresel tatlar ve istişare toplantılarını organize etmede aktif davranabilir,becerebileceğiniz ve zevk alabileceğiniz kısmında veya birimlerimizin kurullarında görev alabilirsiniz. Komşularınızın, iş arkadaşlarız, eski okul arkadaşlarınız için buluşmalar düzenlemek isterseniz Güngören Trabzonlular Derneğimizin salonu müsait olduğunu unutmayınız.

Bir kitap okuma kulübü veya kahvaltılı toplantılar için telefonlarınızı aktif hale getirebilie sosyal medya gruplarımıza kayıt yaptırarak takip ve katılımcı olabilirsiniz. Bir hafta sonu kültürel gezi ve programlarımıza, yürüyüş grupları veya piknik etkinliklerimize katılabilirsiniz. Akşam sohbetleri,deyiş,atışma ve yöresel sanatcılarımızın katıldığı kültürel ve yöresel yorumlarının sunumlarına katılabilirsiniz.Etkinlik ve projelerimiz için sosyal bir organizatör olmak cesaret ve çaba gerektirir, ancak maddi manevi ödülleri de buna değeceğini düşünüyorum. Yalnız hissetmek, ilişkilerinizin veya topluluk bağlarınızın toplumsal veya duygusal ihtiyaçlarınızı karşılamadığının bir işaretidir.

Yalnız olduğunuzda kendinizi kurban gibi hissetmek kolaydır, güçsüz ve eliniz kolunuz bağlıymış gibi hissettirir. Yalnızlığı kişisel yetersizliğinizin bir işareti olarak değil, sosyalleşme çabalarınızdaki eksikliklerin bir sonucu olarak görün.Sanal senoryalara,algılara kapılmayın.Dünyanın kötü insanların tehakkümünde iyi insanlarla dolu olduğunu unutmayın.Bazı insanlar çok sayıda aile bireyine sahip olacak kadar şanslıdır fakat diğerleri kendi ilişkilerini kendileri inşa etmek zorundadır. Çoğumuz için yalnızlık, zaman, emek ve duygusal enerjinin yardımıyla üstesinden gelebileceğiniz bir mücadeledir.

Sosyal Toplum Kurumu bir dernek başkanı olarak diyorum ki, bir adım atmanız Güngören Trabzonlular Derneğimizi ziyaret ederek ve eski ilişkileri tazeleyip, yeni ilişkiler için etkinliklerimize iştirak etmek sizi kendinize getirecek sağlık ve maneviyatınızı destekleyecektir. Saygı ve sevgilerimizle

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Güngören Nöbetçi Eczaneler

Anket

E-Bülten Aboneliği